4 Haziran 2008 Çarşamba

SÜTÜ ISITMANA GEREK YOK!

2 haziran - I’m a road runner honey, beep beep.

Bugün size komutan uçan tekme’nin vecihi isimli şarkısını öneririm gençler, madem ki aramızda meraklıları var : ) (breaking ne la’ya da bittim ayrıca. Hoş çalışmalar)
komutanucantekme.com'dan edinip dinleyelim.

Ada’dan mı bana geçti benden mi ona, yoksa bir araya gelince böyle bir hastalığa mı kapıldık zamanında bilmiyorum ama bu çöp toplamacılık ne kötü bi uğraştır ya. Üstelik bazen arşivciliğe doğru kayıyor pis şey. Bazen kendimi keşke çok çok param olsa, mesela şöyle kocaman bir kütüphane yapsam, bi sürü bi sürü kitaplar alsam diye düşünürken buluyorum. O kadar kitabı nereye koyacaksın? Bi sürü odası olan bi ev de gerekir öyle olunca. O zaman virginia woolf’un “yüzlerce odaya sahip olmaktan daha bayağı bir ihtiras bulunamazdı.” dediğini hatırlıyorum orlando’da, utanıyorum. Ada bir zamanlar bana insanlar pikniğe giderken senin şehir değiştirirken yanında götürdüklerinden daha çok şey götürüyorlar gibisinden bişi demişti. (her şeyin orjinalini de hatırlarım ama bunu unuttum bak.) O zaman bu kadar eşya biriktirmek niye?

Günün albümü: pearl jam – ten

3 haziran – sevdiği şey: hayat, Londra, bu haziran dakikası

Her şey insanların kendini nasıl tanımladığıyla ilgili galiba.

ben bugün kendimi fırından yeni çıkmış ekmeğin üstüne ev salçası ve süzme yoğurt sürmüş, bir fincan kahveyle serin bir haziran akşamı terasta (balkonumuzun teras olduğu günlerden bugün. Çünkü Colin’in dediği gibi, insanlar değişmez, eşyalara değişir.) oturmuş candice hanımı dinleyen mutlu insan olarak tanımlıcam.

Bugün 3 haziran bir de tabi.terasa çınar dikilmez ama. Limon ağacı dikeriz biz de.

Günün metni: "eski zamanları hatırlayın. perilere layık büyük pasta'nın yapıldığı zamanları; sadece kuyruk ısırandan korkan ejderhalar, kötü krallar, topraklarınızda gezinen devler, azalmaya başlayan şövalyeler dönemini. ve siz elinizde eski ve üzerinde yazılar bulunan bir kılıçla ejderha avlamak zorunda kalırsınız; yaprakları ağaçtan daha iyi resmedilen türden bir ressamsınız, yağmurlu, rüzgarlı ve gün ışığının da çekip gittiği bir gece, odanızın içinde açan bir sarmaşık yaprağının sesini duyarsanız; elinizi beyaz kabuğuna dayadığınız ağaç, bir gün, ''uzaklara git. rüzgar senin peşinde. git ve asla dönme'' derse; üstünüzde koca bir yorgunluk ve yoksunluk duygusuyla kendinize gelircesine etrafa bakıp, ''niye yalnızız?'' diye sorarsınız; küçük bir çocuk elinizi sessizce tutup ''üzgünüm'' diyecektir. "

4 haziran’ın ilk yarısı – dinozor dalında güzel

Madem ki bugün alpr’in doğum günü, bu da bizim alpr’le “sadece şarkı isimleriyle konuşabilir miyiz acaba?” isimli denememiz. Barda tanışan iki insan olduğumuzu farzediniz:



Pancarla başlayan hikaye şeytanla biter..:
evanescence - hello
the doors - my eyes have seen you
zuhal olcay - canım seninle olmak istiyor
piper:
garbage - you look so fine
james - pleased to meet you

Pancarla başlayan hikaye şeytanla biter..:
led zeppelin - thank you
jeff buckley - everybody here wants you
jimmy hendrx - foxy lady

piper:
beatles - i don't want to spoil the party
but (joker)
goo goo dolls - hate this place
so (joker )
robin sparkles - lets go to the mall (jdsalkejwkdlşkaslşkae)

Pancarla başlayan hikaye şeytanla biter..:
(ahuahahuaha)
Pancarla başlayan hikaye şeytanla biter..:
then (jk)
ramones - hey ho, lets go
skid row - mexican girl
lynrd skynrd - what is your name?

piper:
the clash - what's my name?
david ford - i don't care what you call me
but (jk)
depeche mode - if you want
blondie - call me
suzanne vega - luka

Pancarla başlayan hikaye şeytanla biter..:
anouk - girl
leon soundtrack - how do u know its love?

Pancarla başlayan hikaye şeytanla biter..:
(biraz kolaya kaçtım evet )
piper:
(olm benim içimden a jedi shall not know anger nor hatred nor love demek geldi dkasjaklda dur biraz düşüneim şarkı bulayım madem)
Pancarla başlayan hikaye şeytanla biter..:
(ahuahaha söyle ama öyle şarkı bulabilirsen )
piper:
elvis costello - the name of this thing is not love
radiohead - just
u2- desire

piper:
(madem ki kolaya kaçıoruz, böl parçala yönet mihih)
pancarla başlayan hikaye şeytanla biter..:
sugarland - baby girl
bon jovi - you give love a bad name (başka bir şey yazacaktım da dayanamadım )

zeki müren - sen aşk nedir bilmezsin
but (jkr)
scorpions - believe in love

piper:
(sugarland ne lan hayatımda duymadım)
Pancarla başlayan hikaye şeytanla biter..:
ne bileyim ya varmış
Pancarla başlayan hikaye şeytanla biter..:
(ayy pardon parantezli)
piper:
aşkın nur yengi - ay inanmıyorum
i want to know what love is (bu kimin bilmiyorum radyo odtüde aşk şarkıları özel çeyreğinde habire çalıp duruodu)
oasis - do you know what i mean? (oasisle aşkın nur yenigiyi aynı cümlede kullandıım için kendimden tiksindim bi müddet)

Pancarla başlayan hikaye şeytanla biter..:
zeki müren - güle sor bülbüle sor (:D )
rosey - love
is a (jkr)
massive attack - new world
the cure - just like heaven

björk - all is full of love
beatles - michelle
is (jkr)
jeff buckley - dancing in the moonlight
blackmore's night - under a violet moon
or (jkr)
levent yüksel - tuana
is (jkr)
muddy waters - 40 days 40 nights
rainbow - stone cold

deep purple - love is all

piper:
The smiths - Never had no one ever
Def leppard - now
Stooges – i need somebody
Deep purple – i need love
Rolling stones - i want to be loved!
Erasure - Lay all your love on me
Audioslave- Show me how to live
Beatles - Don t let me down
U2 - Never let me go (öf bu ne enfes şarkıdır bi de)
(lan az önce bu aşk değil diodu şimdi ne diyo manyak galiba bu kadın =) )


devamı gelecek.

Günün ismi: fenchurch (dire straits dinleyen ve ayakları yere değmeyen –deyim değil, gerçekten ayakları yere değmeyen- bir kadına da başka isim yakışmazdı)

3 kere maşşallah..:

ada günseli ışık dedi ki...

gülmekten çatladım!!

önce bi duygulanmıştım. ya evet çoğu insan pikniğe giderken demiştim ama tam cümleyi ben de hatırlayamadım..

çöpçülüğümüzün başladığı yılları da anımsar gibiyim, sanki samatya'da kumpir falan yiyip günün anısı olarak da mekanın peçetelerini karaladığımız günler gibi geliyor.. evet evet öyle olmalı, ya da yakın bir tarihtir.
hatta bir keresinde galatasaray roma maçının ertesiydi sanki, galatasaraylıları bi temiz dövmüşlerdi maç sonrası ya da esnasında. yazık olmuştu çocuklara. o zamanlar ırmak'ın gs ilk 11ini sayabildiği zamanlardı.
evet evet, those were the days my friend fln fln..

gülmekle, gülümsemekle, gözünden yaş sızması arasında bi noktada kaldım. ödev falan yapacaktım. yapmıyorum. bunun üstüne ancak balkonda sigara içilir.

özledim.

ada günseli ışık dedi ki...

o deil de bi de mrs dalloway vardı..
hmm evet kitap masamda duruyor beni bekliyor uzun bir süredir.

küstürdüm mü ne?

piper dedi ki...

kırmızı tuborg,sokak kahveleri ve spaghetti western müzikleri dünyanın en önemli üç şeyiydi o zamanlar. muazzam günlerdi.

okumadığın kitaplar yüzünden yazdığım yıllık yazısı puzzle'ı tamamlanamadı hala.