7 Aralık 2011 Çarşamba

Dışarıda yağmur var,
Ve ben her yağmur damlası kadar seviyorum seni...

Karanlık sokağa düşen damlaların sesi
Yeminim,
Yüzünü serinleten yağmur kokusu
Şahidim olsun...

Bütün yağmurlar kadar özleyeceğim seni...
Altında ıslananlar pişmanlıklarım olsun,
Ve sokak lambası ateş,
Yüreğimi kavuran...

2 Aralık 2011 Cuma


Akamayan dereler, doğamayan güneş, uçamayan martılar gibiyim. 
Varım ama aslında yok gibiyim...

Bir yapbozun eksik parçaları, 
Almaz mısınız beni aranıza?
Paslanmış olta takımları ve düğümlenmiş misinalar,
Beraber balığa çıkamaz mıyız?
Pili bitmiş el fenerleri,
Artık bir siz yol gösterebilirsiniz bana...

Sapı kırık çekiç, kör ağızlı bıçak, kanadı kırık yel değirmeni, kurşunu olmayan tabanca...
Sizler benim en iyi dostlarımsınız artık.
Sizi en iyi ben anlarım, beni de siz.
Anlarım sinirlenip vuramamayı, koşup koşup atlayamamayı, uzanıp dokunup da alamamayı...

Peşinden gitmek mi?
Ben kimim ki?

Beyhude esme deli rüzgar,
Çözdüm ben yelkenimi...

Kızma bana kırmızı saçlı kız.
Gördün işte, aşk benim neyime.
Bildin beni.
Neyime ki benim senin elini tutmak...

Yağamayan yağmur, yanamayan ateş, dinlenmeyen şarkılar gibiyim.
Varım ama aslında yok gibiyim...

Orçun~


17 Kasım 2011 Perşembe


Babamın öldüğü gün birine aşık olmuştum. 
Bazen öyle olur.. Her şey üst üste gelir..
Polis olmasaydım; 'katil olurdum'. 
Çünkü sahici bir sarsıntı,sahte bir dengeden iyidir.
Binlerce ceset,binlerce katil ve bir evlilik gördüm.
Seni, 'intihar ettiğin gün tanıdım' kızım. 
Seninle 'o gün' barıştım. 
Şimdi 'sadece geceleri', yapayalnız ve yalınayak anlayabildiğim şeyler var. 
Şimdi 'benim de yalanlara inanmaya ihtiyacım var'. Bütün 'çaresiz insanlar' gibi, dağılan bir okul gibi. 
Acılarımız da birbirine benziyor artık kızım.. 
Birbirine benzeyen parmaklar gibi. Ama her birinin 'eşsiz' bir izi var. 
Bazen gözlerim doluyor karanlıkta.. 
Ama fısır fısır konuşmaya başlıyorsun yine kulağımın dibinde. Hiç susmuyorsun. Ağlamama asla müsaade etmiyorsun. 
Her şey affedildi babacık diyorsun. Hiç ayrılmayacağız diyorsun. 
Keşke hep yanında olsaydım diyorum böyle konuştuğunu duyunca. 
Bu kış çok kar yağar,belki beraber kayboluruz diyorsun sen bana.
Ama kar taneleri birbirine benzemez ki kızım.? 
'Cesetler de' benzemez.? 
Ama 'bir cinayet', başka bir cinayeti hatırlatır her zaman. 
Koşan atlar, düşen atları hatırlatır. 
Yağmur yağar..
..Durur.. 
..Tekrar başlar.. 
Yanlış yolda yürümek, doğru yolda beklemekten iyidir. 
Beşikten mezara kadar. 
Karanlıkta 'herkesle' çarpışabilir insan. 
Yalan mı söylüyorum sana? 
Affet beni kızım. 
Affet... 
Bir sürü doğru söyledik ama.. 
Hiç burnumuz kısalmadı ki kızım..

Behzat Ç.

20 Eylül 2011 Salı

BEST - EBEC

Kor aldığını göremesem de bir ateş yaktım,
Yürüdüğünü göremesem de ellerime doğdu.


Hayaldi, vücut buldu.
Bana ise hatalarımın hüznü kaldı...

18 Eylül 2011 Pazar

kasvet

kasvet sözü heralde pazar günleri için türemiş.hayatın anlamını bulacaksa birileri herhalde pazar günü bulur. birincisi, pazar hayatın anlamını sormak için mükemmel tasarlanmış bir gün. başka ne yapacaksın ki pazar pazar?  ikincisi ve daha önemlisi hayatın anlamı muhtemelen kasvetli bir şey.
insanın yaşla / yıllarla gelen şeyleri kabullenmesi lafta hemen oluyor da hayatta hemen olmuyor. 'yaşlandık tabi hacı öyle koşturamayız artık biz', 'sesi mesi kaldırmıo kafam' vs diye cümleleri orda burda savuruyorsun gülerek. gençliğin yaşamana imkan verdiği şeyleri bundan sonra yaşayamayacağın gerçeğini, söylemeyi geçtim kabul bile edemiyrosun. herhangi birşeyin bir daha gerçekleşmeyecek olması çok korkutucu. korkudan düşüncesini de uzaklaştırırsın o kadar korkutucu. gençliğin dediğime bakmayın yazar orda gençlik derken hayal gücünün gördüklerinden ötesinde birşeyler çizebildiği, ruhunun her parçasıyla herhangi birşeye inandığı sevdiği ve nefret ettiği yılları kastediyor. bir filme taptığı, bir şarkıyı anladığı, sokağın kokusunun beyninde binlerce klasörü açtığı ortalığı dağıttığı yılları... tüm girdilerin beyninde büyütülüp domino taşlarını devirdiği açıldığı bahçenin mükemmelliğini ve merakını ve umudunu kastediyor.. 'bugün kirlendik, zihnimiz otomasyonda' beyliğine girmeden önce şunu söylemek lazım heralde. o klasörlerden bir kısmı hala orda. bazılarında geri dönüştürülemez kayıplar olması kalanlardan vazgeçmemize neden oluyor. kayıp büyük evet. yasını tuttuk. tutmadık mı? tuttuk evet. bugün pazar ve pazar günü yazılan bir yazı umutla bitirilemez. kayıplar büyük arkadaşlar. bugün ( ve diğer haftaların diğer pazarları) üzüldüğümüz ise kalan klasörlerin bir ömür boyu bize yetmeyeceği. ve yeniden oluşturmak içinse çok fazla yaşamış olmamız.. yani yaşlanmış olmamız. o klasörler meğerse saf beyinlerin açabileceği şeylermiş. her pazar elimde neden bu kadar az şey kaldı diye nasıl idare edicem ben bu halde diye üzülmeden yapamıyorum işte. iyi pazarlar

17 Temmuz 2011 Pazar

Dikmen'in Balkonları

Dikmen'in balkonları dünyaca meşhurdur, insan donduran yokuşunun sağına soluna dizilmişlerdir. Sıcak elli, sıcak göğüslü kadınlar bir bir boy gösterirler, davet ederler soğuktan dudakları çatlamış yabancıları. O kadar kolay olur ki aşık olması, insanın ağzını açık bırakır dikmen kadınları.

Dikmen'in kadınları dünyaca meşhurdur, işli korkulukların arkasına dizilmişlerdir. Kasım'da yağmaya başlarlar oradan geçenlerin yüreğine yüreğine. İlkbaharın ılık güneşine kadar hapsederler bahtsızları bir metrekare bir hayal dünyasında, dikmen'in balkonlarında.

Dünyaca meşhur dikmen balkonları'nda bir kadın,
Balkon gibi meşhur gibi bir kadın,
Aşk mı değil mi seçilmiyor.

Pan Kediayak
27.02.2011

20 Nisan 2011 Çarşamba

Oyuncak Araba...

Cüssem kocaman olsa da küçücük bir çocuğum ben...
Kalbimin ışıkları söndüğünde karanlıktan korkuyorum,
Işıklarımı söndürme...
Karanlıkta gelip canavarlar beni götürür diye uyuyamıyorum gece,
Götürürlerse beni bana kötü şeyler yaparlar diye,
Bırakma beni canavarların ellerine...

Kim diyo ki korkağın tekiymişim,
Kim diyo ki ben de mangal gibi yürek yokmuş diye,
Ben herkesi döverim bi kere...
Ama ışıklar sönünce birazcık korkuyorum,
Çünkü karanlıkta seni göremiyorum,
Korkuyorum,
Sen hiç karanlıkta tuvalete gitmeye çalıştın mı?

Orçun~

1 Mart 2011 Salı

durdurun!

Durdurun ördeğin dramını
Bir söz yeter
Durdurursun
Hadi yaz
Güldür ördeği ya da ağlat
Yaşadığını hissetsin
Hadi yaz

Ördeğin içindeki ruhlara sarılırım pekala.

Öptüm bay:*

Uykudan önceki son çıkış

Geceleri uyumamamın sebebi bir zaman dilimi. Evet doğru okudunuz, sabahın üçü ile beşi arasında bulunan ve kadınların, şiirlerin, her şeyin daha güzel, daha fazla, daha muhteşem geldiği bir zaman dilimi..

Gecenin Üçünde ile başlayan ve Saat Beş ile biten bir zaman dilimi. Dörtyüzotuzikibin saniyelik olup da Üçyüzbin saniyede geçen, zamanı bana her gece borçlu bırakan bir aralık bu. Günün sonu, yılın sonu bir aralık bu..

Benim sonum da bu aralıktan, bu aralıkta olacak. Biliyorum.


Pan