29 Haziran 2009 Pazartesi

“seni ilk haziranda görmüştüm
şapka giymemiştin çünkü yazdı
zaten hiç giymezdin belki de
kimin dünyayı görecek hali vardı oysa
sokaklar mavilik demetleri şunlar bunlar
şunlar bunlar diyorsam unutulmaz şeylerdi ha
örneğin çiçekti her şeyin ilk yarısı
ellerim ceplerime gitti durup dururken
yani herkesin aşk aşk dediği buysa”

17 Haziran 2009 Çarşamba

ŞİDDETLİ RÜZGARLAR esebilir

"sahrayıcedit" diye bir yer var. bana her seferinde bir rüzgar adı gibi geliyor bu. bi de sanki şahane hitap olurmuş gibi. böyle cedric chan'e "benim üzümlü kurabiyem, doğu incim"dedikten sonra "sahrayıcedit'im" de diyebilirmiş gibi sanki.

bir haziran klasiği olarak bilmediğim semtlerde akşamdan kalma olarak uyanıp zar zor eve dönmeler, yavru kediler tarafından çıldırtılmalar, sene boyunca iplenmeyen power balladların niyeyse hep bu zamanda sebepsiz mide kelebekleri yaratması, bunda kesinlikle fesleğen ve hanımeli kokusunun etkisi olması falan şaşırtıcı değil. tesadüflerse doğası gereği şaşırtıcıdır. ama tesadüfler de hakedilir, hikayelerin onları anlatabilecek kişilerin başından geçmesi gibi bir şey diyebiliriz.(bu arada tesadüf farsçada trafik kazası anlamında kullanılıyormuş, sık sık boş bir bilgi aktarmazsam rahat duramıyorum.) passiflora damlattığım sütlü kahvemi onlar için hikayeler ve tesadüfler biriktirdiğimiz insanlara kaldırırken şöyle diyesim var çok içten:

run to the bedroom, in the suitcase on the left, you'll find my favorite axe.

bugün de uyduruk yazımızın sonuna geldik. hepinize uyumak için trankilizana ihtiyaç duymadığınız geceler dilerim.

16 Haziran 2009 Salı

Birtakım duygular, bir tesadüf takımyıldızı ve bir takım elbise..

Son zamanlarda hayatımın en zevkli günlerini geçirdim. Mutluluk açısından değil ama yaptığım şeylerden aldığım haz açısından rekor üstüne rekor kırdım. O kadar basit şeylerden o kadar büyük hazlar aldım ki anlatamam size. Adeta haz sarhoşuydum a dostlar. "Bir türlü anlaşılamadı nedeni nasılı" demiş ya Kaptan, aynı geldiği gibi anlaşılmaz bir şekilde uçtu gitti bu baloncuklar da. Şimdi ise n'apsam n'etsem silsilesinde oturduğu yerden götünü kaldıramayan bir Pan kaldı. Pef..


Uzun zamandan sonra geçen gün Janis dinledim. Çok özlemişim. Blogumuzun girişindeki gitmek - kalmak üzerine olan sözler geldi aklıma özlemimden ötürü. Nereden estiyse ilk defa (blogumuz da nicedir açık) bu sözün kime ait olduğunu, nerede geçtiğini aramak geldi içimden. Arattım ve sadece tek bir sonuç çıktı Google'da. Penguen'e ait linke girdim ve yazıyı okumaya başladım. Yazının Janis hakkında olduğunu görünce şoke oldum. Tesadüflere inanır mısınız?..


Mezuniyet balosu yaklaşıyor ve ben de kendime bir takım alma ihtiyacı duydum. Interview'da güzel bir takım buldum ve aldım. Artık sürekli takım elbise giyesim geliyor. Büyüdüm mü ne? Ciddi olmak, ciddi işler yapmak geçiyor içimden. Bu sene çin takvimine göre ciddi işler senesi olacakmış benim için. Amen..


Bu sıralar kelime perisiyle aram iyi değil vasati sözcükler dökülüyor parmaklarımdan, hiç konuşmamak en güzeli böyle vakitlerde..


Pan

12 Haziran 2009 Cuma

.ey insanlar.

.insan ne ile yaşar?. bu soruyu bienalden çaldım. hadi bir düşünelim. müzik evet. sevgiden öte bir bağ(ım)lılık söz konusu müziğe karşı. sonrasını getirmek hep zor geliyor ama, peki ya başka ne ile yaşar insan? sanırım sevilmek de ister insan, ilgi görmek ama bunları kendimde çok da net bir biçimde göremedim. insan ne ile yaşar yahu biri cevap versin bana? ya da bienalin akıldışı ürünlerini bekleyelim eylüle dek.
not:hiç de üretici bir yazı olmadı, bu dönem yazmakla ilgili sorunlarım var.

3 Haziran 2009 Çarşamba

.sabahlar olurken, olmasın dedim.


.şimdi şimdi anlıyorum bazı şeyleri. mezuniyet filan,okul bitiyor,ki benim için 3 sene daha var. bitirmek zor be kardeşim. taşkışla'nın geceleri gündüzlerine karışır, gün doğar ve biz bir yudum kanyakla birbirimize sarılmış çatıda otururken zaman hızla akarmış meğer. ortabahçede sohbet ederken dostlarla, asistanlarla, yıllar, anılar geçermiş gözünden ve dilinden düşmezmiş hiç. kediler yaşlanır belki de ölürler, sen de gidersin o güzel binadan. dostluklar baki, ama yakınlarda rastlaşmak daha zor artık. bitecek, gideceksiniz, ben kalsam da, tek başıma oılacağım. 4 senenin her anı giderek ufalacak gözümüzde. sonra da unutacağız elbet. sadece bilgisayarın hafızasında yer kaplayan fotoğraflar olacak bir çoğu. sonra yeni hayatlar, arkadaşlar ve iş. ben hala öğrenciyim, hep taşkışlalıyım. koparana kadar beni sistem, oranın bir parçasıyım.
.gün doğdu çatısında taşkışlanın ,ortabahçesinde battı güneş. evim oldu, bahçem oldu, nefesim oldu, gözyaşım oldu, dostum oldu, sarıldığım oldu. şimdi biraz daha boş, biraz daha sessiz kalacak.